Karlı Bir Gece

Sonbahar bitmişti,beyaz elbiseli kışımız gelmişti.Bizde ailede üç kişi yaşıyorduk. üvey annem,Kardeşim ve ben. Küçücük bir kulübemiz vardı. Ben sabahleyin çıkıp ormanlardan şuradan buradan odun topluyordum. Akşamda yorgun eve dönüyordum. Annem ve kardeşim kapıdan girdiğim an……                                                                                                                                   — Hadi salak yemeği hazırla biz acıktık,diyorlardı. Bu tür sözleri ailemden duymak beni aşırı şekilde rahatsız ediyordu. Onların kalbini kırmayayım diye yorgunluğumu kenara bırakıp yemeği hazırlıyordum. Sofrayı otururlardı, kış yaklaştı. Havalar soğmaya başladı kulübemiz çok küçüktü azıcık odunla ısınırdı, annem tüm işleri bana yaptırıyordu. Kardeşim hep dinlenirdi,ama ben üvey annem olsada onu severdim çünkü anne gibi bir mübarek kelimeyle onu çağrıyordum. Ben sekiz yaşındaydım,annem beni hiç sevmezdi. Her zaman ayakabıların en güzelini murat kardeşime alırdı. Ben ise her gün yırtık ve eski ayakabılarla odun toplamaya giderdim. Bir gün anneme şöyle dedim:                                                                                                      — Anneceğim benim ayakabım yırtıldı bir tane bana ayakabı alırsan sevinirim. Odun toplarken ayağıma batıyor sonrada kanayıp odun toplayamıyorum dedim. Annem kırgın bir şekilde bana bakarak:                       — Canın başka ne istiyor sarı çiyan,defol gözümden.dedi.                                     Bunu duyduktan sonra çok kırıldım.o taraftanda murat benim halime bakarak kahkahlarla gülüyordu. Ben allaha sığınarak sabr ediyordum. Mahalledeki çocuklar beni oyuna bile almıyorlardı,sen pis kokuyorsun,yüzün,gözün hepsi diye üstüme gülüşüyorlardı. Aslında öyle pis biri değildim. Havalar soğdu, bir gece pencereden bakıp, gökyüzünü seyredip pencerenin yanında uyuyup kalmışım. Sabah kalktığımda her yerin bembeyaz olduğunu gördüm. Kar yağmıştı,her yer çok gzel görünüyordu. Dışarı çıkmak için havalandım ama benim giyinecek bir montum bile yoktu. Murat havalanarak dışarıya çıktı, arkadaşlarıyla oynamaya başladı. Ben ise dışarıya bile çıkamıyordum,oturdum pencereden bakıyordum dışarıya. Gözlerimden çaresizlik yaşları serin serin akıyordu,minicik ellerimle yaşlarımı siliyordum hata yaşlarımı silecek bir kişi yoktu. Ben ayakkabı için değil, anne ve baba sevgisi için ağlıyordum.Annem komşuya giderken bana: — sarı çiyan ben gelene kadar evi temizle yoksa gelirsem gözüne annesizliği gösteririm,dedi.                                                                                                                

Ben annemden çok korkardım,o kış ayında başladım temizliğe. Farkına varmadan aniden bir bardak kırıldı. Annem bana kızar diye acele ile cam kırıklarını toplarken murat geldi ve bu hali görünce koştu anneme. Söyleme diye ama dinlemedi. O anda pat diye ayağıma bir cam kırığı kaçtı,canım çok acıdı feryadım evi kaplamıştı. Annem kızarak yanıma geldi,çok kızgın görünüyordu. O halde bile ümitle kimsesizlik bir sesle:                                          —Anne ayağıma cam kaçtı acaba bağlayabilirmisin?                                              dediğim anda annem bir tokat attı yüzüme, sesi ne kadarsa o kadar bağrıyordu,ayağımdan kan gidiyordu. Annem benim bu halime hiç bakmadı bile. Dışarıda da sein serin, tane tane kar yağıyordu. Hava çok soğuktu,dışarıya kalanlar donabilirdi. Annem bardağı kırdığım için o gece yemek vermedi. Külübenin içinde o gece bir köşedeaç, yaralı,bükülüp ağlarken annem dayanamadı ve o an kardeşim anneme nazlanarak:                — Anne çıkar şunu evden beni uykuya bırakmıyor ağlayıp, dedi. Annem de zalim bir insan olarak tuttu elimden ve beni evden çıkardı anne yapma bu karlı gecede ben nereye gideceğim daha çok küçüğüm, karnımda aç,havada çok sıcak diye ağlıyordum ve yalvalıyordum. Anne oğul kapatılar kapıyı saatlerce ağladım gören,yardım eden olmadı. Sonra oradan ayrıldım hava soğukluğundan ellerim donmuştu. Ayakkabımın içide kar dolmuştu. Çok üşüyordum,sesim ne kadarsa bağırıp ağlayıp yardım istiyordum. Ama maalesef gören olmadı. Çok korkuyordum çünkü tekidim, bir taraftanda karnım açtı bir yetimin bundan kötü bir günü olurmuyudu. Bir an kendimi ormanda buldum, her yer karanlık, tek ayaklarımın karı bastığı gart gart sesi ve kurt sesleri duyuluyordu.

Yolumu kaybetmiştim, bir ağacın altına sığındım. Sakin sakin ağlıyordum sonra bir kurt yaklaşmaya başladı. Çok korkarak ve bağırarak koşmaya başladım, kurt benden çok hızlı koşuyordu. Düştüm bacağım yaralandı koşamadım kurt saldırdı. Sonra ne olduğunu bilmiyorum bayılmışım, gözlerimi açtığımda kendimi çok rahat bir yatakta buldum,hemen yerimden kalktım bir ihtiyar ak sakalı dede yanımda oturuyordu. Çok şaşırdım gözlerine baktım çok şeyler söyleyecek gibi gözlerime bakıp:                               — Küçük hanım korkma! Ben sana zarar vermiyeceğim. Ben seni o gece ormanda kurtan kurtardım. Şimdi sen benim yanımdasın hiç korkmana gerek yok. Biraz sonra bir bardak çay uzatı almak isterken ne gördüm:            — Aaaaaaaaaaa!Amca diye bağırdım…………                                                              — Elimi kaybetmişim o gece kurt ellimin birisini ısırmış ve o ellimi kaynetmişim. Bağırdım,çağırdım,ağladım ne fayda ağlaya ağlaya sustum. O ak sakalı dede :kızım ağlama kaderin böyleimiş diyordu. Hepsi murat kardeşimin sayesinde gerçekleşmişti. Kalbim acıyordu,bed dua ediyordum bundan sonra da yaşama devam etmek zorundayım. Tek elimle olsada çok gayret gösterip çalışmaya karar vermiştim o günden sonra kendime…………       

KIRK SENE SONRA                                                                                                            yıllar önce bizim yaşadığımız köyde büyük bir olay gerçekleşmişti. Ben o olayda bir elimi kaybetmiştim,şimdi şehirde yaşıyorum. Beni kurtaran dedenin ziyeretine gideceğim bu gün. Hiçbir zaman kardeşimin benim hakkımda yaptığı haksızlığı unutamıyorum. Gece misafir olarak köye  geldim, çok sevgi ve saygı ile karşıladılar . Gece yemekten sonra odanın havasını temizlemek için pencereyi açtım, bir adamın koştuğunu gördüm. Onu kurtlar kovmuş, peşinden düşmüş adamcağızı paramparça etmiş yıkıldı birden. Yanına koştum yardım edecek gibi ellimde yoktu. Onun için yüzüne baktım. Galiba o bir şeyler söylemek istiyordu,hafifçe yaklaştım yakınına.       — Seneller önce kardeşime kötülük yaptım, sonunda da o kötülük kendime döndü,yapan görürmüş dedi.                                                                                         O an o ihtiyar adamın murat olduğunu anladım, yine mırıldandı ikinci kez:   — Umarım kardeşim beni affetmiştir, benim içim sızladı affetim seni murat derken o anda oracıkta canını hakka teslim etti. Ondan sonra da o köyde bizim hayat (karlı bir gece)hikayesine çevirilerek herkese anlatılıyordu.           Buda: Ne ekersen onu biçersine denk geldi….

                                                                                                          Nil HOROSANI

                                                                                                           14.05.2017

                                        

Yorum bırakın